Kaynağını güneşten alan ışık, elektromanyetik enerjilerle doludur. Bu enerjiler dünyadaki doğal hayatı ettirirler. Bitkilerdeki fotosentez olayı bunun en somut kanıtıdır. Ayrıca canlıların temel yapı taşı olan hücreler, aralarında haberleşmek için “biofoton” adı verilen ışığı kullanırlar. Işık eksik ve yetersiz olduğunda, canlılar yeterli hayat enerjisini alamayacaklarından kendilerini sağlıksız ve mutsuz hissederler. Renk terapisi, metabolizmada sağlıklı bir denge sağlamak için renk enerjilerinden faydalanma işlemidir. Renk terapisinin, fiziksel ve ruhsal olmak üzere iki türlü faydası vardır.
Araştırmalar göstermiştir ki, insanda bedenini kuşatan elektromanyetik bir alan vardır. Kirlian fotoğrafı ile bu alan rahatlıkla görülebilmekte ve hastalık teşhisi yapılabilmektedir. İnsan bedenini kuşatan elektromanyetik alana Aura veya enerji beden adı verilmektedir. Bedenimizi bulut gibi saran bu enerji alan; ışık, elektrik, ısı, ses, manyetik ve elektromanyetik etkiler ile sürekli olarak etkileşim halindedir. Ayrıca bu enerji alanı içinde yedi adet de, chakra adını verdiğimiz enerji dağıtım merkezleri vardır. Chakra eski Hint dilinde tekerlek anlamına gelir. Chakralar enerji bedende omurga üzerine sıralanmış ve her biri bir hormon bezine tekabül eden yedi adet güç merkezidir. Chakralar daha yüksek enerjileri emen ve onları beden tarafından kullanılır hale getiren döner enerji merkezleridir. Bedene giren ve beden tarafından yayılan enerjilerin oranlarını düzenlerler. Ayrıca bedendeki fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal fonksiyonların yerine getirilmesi için gerekli olan enerjiyi emerek, bunları ihtiyaç duyulan bölgelere dağıtırlar. Her bir chakra ayrı bir renge sahiptir. Enerji merkezleri kanalıyla emilen enerjilerin vücuda yayılması, dolaşım ve sinir sistemlerinin yardımıyla gerçekleşir. Bu yolla tüm organlar, dokular ve hücreler bu enerjilerden eşit olarak faydalanmış olurlar. İnsanı ayakta tutan bütün bu sistemler chakralara karşılık gelen renklere karşı duyarlıdırlar.
Her chakra vücudun değişik bölgesine enerji taşır. Ancak vücut bir bütün olduğundan, tüm vücut birbirine bağlı olarak çalışır. Bu enerji kapılarından birinde sorun olduğunda (kapanma, yetersiz çalışma ya da aşırı çalışma), bedene enerji akışı tam olamaz ve hastalıklar baş gösterir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder